Karanlığın Gözyaşları
İsmin bu olacağına, anlamı karanlığın gözyaşına denk gelebilecek bir isim olsaydı. İşte o isim sende beden bulur anlam kazanırdı. Kapının önünde güneş batmasına yakınken elinde bir çay fincanına doldurduğun votkanın buram buram kokusundan da anlaşıldığı gibi bir drama kralına ancak bu isim yakışır; anlamı karanlığın gözyaşları olabilecek bir isim...
Şimdi kalk ve karanlık bir odaya at kendini, hani içinde karşılıklı büyük ayna bulunanlardan. Bir tabure bulamazsan tam ortasına koyabileceğin, siyah bir minder koy artık. Işığın girmediği o odada tam olarak göremesen de biliyorsun ki kendi kendini üretip bir ilerine bir gerine atıyorsun. Kimbilir senden kaç tane olmuştur? Seni senden başka küçülten, yüzünü kızartan, utançtan yerin dibine sokan başka bir kimse yok biliyorsun değil mi? Hepsi hep bir ağızdan aynı şeyi bağırıyorlar sana: sen malsın!
- Kanka sana bir şey sorabilir miyim?
- Buyur sor?
- Kanka sen ... mal mısın? Hahaha
- Hahaha
9 sene önce sorulmuş olan bu sorunun cevabını kendi akislerin o karanlık odada verdi. İşte ortada duran o budalaya bundan dolayı anlamı karanlığın gözyaşı olabilecek gibi güzel bir isim yakışır. Eçhair mesela. Eçhair gibi bir ismin anlamı karanlığın gözyaşı olabilir...
Rahatsız ediyorsun Eçhair! Hoş değil.
En basitinden kapı köşelerine, kafe duvarlarına yapıştırdığın merhabaların nasılsınların bile rahatsız edici! Her gün nasıl olduğumun ne önemi var? İnsanlar doğarlar büyürler ve ölürler. Ben bir insanım ve şu an büyüme evresindeyim, bırak da her gün rahat rahat büyüyeyim. Kötü haber tez yayılır mottosuyla yürü gitsin...
Anlamıyor musun? Sırf senin yüzünden takıldığım yerleri değiştirdim rahat rahat kafamı dinleyeyim diye... İnadına bulunduğum mekanı nasıl bulabiliyorsun? Bak yine samimiyetinin arkasına sakladığın sana büyük bana gereksiz aşkınla az ötemde bana doğru yaklaşıyorsun. Nasıl da tesadüf olduğunu gözüme sokar cinsten rollere giriyorsun? Ama bilmiyor muyum? Allah bilir kaç yeri taradıktan sonra buldun beni burada? E gördün de ne oldu şimdi?
Fiziksel olarak beni takip etmen yetmezmiş gibi, bir de internette takip ediyorsundur sen beni... İşin gücün yok mu senin haa... Belli ki çok kaptırmışsın sen! En iyisi mi, beyninin herhangi bir kıvrımında kalmayana kadar kafanı duvardan duvara vur. Başının sızısından zaten aklına gelmem ben... Beni sevme, hoş değil. Keşke sen seveceğine başkası sevseydi beni...
Ne istiyorum biliyor musun? Gözden uzak olmanı! Hiç görünmezsen gözüme sokacağın bir şey de olmaz...
Özlemek: Bir şeyi bir kimseyi görmeyi istemek, göreceği gelmek (TDK tanımı)... İnsan insanı özler, eksikliğini hisseder. Bunda utanılacak bir şey yoktur... Ruh özler ruhu... Ama bazen bazı insanlar özlenilmek bile istemezler...
Bu da hoş değil - ki farkındayım...
Laflara bak laflara...
Ağzı olan konuşuyor işte...
7 Mart 2014
Şimdi kalk ve karanlık bir odaya at kendini, hani içinde karşılıklı büyük ayna bulunanlardan. Bir tabure bulamazsan tam ortasına koyabileceğin, siyah bir minder koy artık. Işığın girmediği o odada tam olarak göremesen de biliyorsun ki kendi kendini üretip bir ilerine bir gerine atıyorsun. Kimbilir senden kaç tane olmuştur? Seni senden başka küçülten, yüzünü kızartan, utançtan yerin dibine sokan başka bir kimse yok biliyorsun değil mi? Hepsi hep bir ağızdan aynı şeyi bağırıyorlar sana: sen malsın!
- Kanka sana bir şey sorabilir miyim?
- Buyur sor?
- Kanka sen ... mal mısın? Hahaha
- Hahaha
9 sene önce sorulmuş olan bu sorunun cevabını kendi akislerin o karanlık odada verdi. İşte ortada duran o budalaya bundan dolayı anlamı karanlığın gözyaşı olabilecek gibi güzel bir isim yakışır. Eçhair mesela. Eçhair gibi bir ismin anlamı karanlığın gözyaşı olabilir...
Rahatsız ediyorsun Eçhair! Hoş değil.
En basitinden kapı köşelerine, kafe duvarlarına yapıştırdığın merhabaların nasılsınların bile rahatsız edici! Her gün nasıl olduğumun ne önemi var? İnsanlar doğarlar büyürler ve ölürler. Ben bir insanım ve şu an büyüme evresindeyim, bırak da her gün rahat rahat büyüyeyim. Kötü haber tez yayılır mottosuyla yürü gitsin...
Anlamıyor musun? Sırf senin yüzünden takıldığım yerleri değiştirdim rahat rahat kafamı dinleyeyim diye... İnadına bulunduğum mekanı nasıl bulabiliyorsun? Bak yine samimiyetinin arkasına sakladığın sana büyük bana gereksiz aşkınla az ötemde bana doğru yaklaşıyorsun. Nasıl da tesadüf olduğunu gözüme sokar cinsten rollere giriyorsun? Ama bilmiyor muyum? Allah bilir kaç yeri taradıktan sonra buldun beni burada? E gördün de ne oldu şimdi?
Fiziksel olarak beni takip etmen yetmezmiş gibi, bir de internette takip ediyorsundur sen beni... İşin gücün yok mu senin haa... Belli ki çok kaptırmışsın sen! En iyisi mi, beyninin herhangi bir kıvrımında kalmayana kadar kafanı duvardan duvara vur. Başının sızısından zaten aklına gelmem ben... Beni sevme, hoş değil. Keşke sen seveceğine başkası sevseydi beni...
Ne istiyorum biliyor musun? Gözden uzak olmanı! Hiç görünmezsen gözüme sokacağın bir şey de olmaz...
Özlemek: Bir şeyi bir kimseyi görmeyi istemek, göreceği gelmek (TDK tanımı)... İnsan insanı özler, eksikliğini hisseder. Bunda utanılacak bir şey yoktur... Ruh özler ruhu... Ama bazen bazı insanlar özlenilmek bile istemezler...
Bu da hoş değil - ki farkındayım...
Laflara bak laflara...
Ağzı olan konuşuyor işte...
7 Mart 2014
Yorumlar
Yorum Gönder