Enstrümental

İnsanın - insan değil, bizzat ben - 4 gün tatil sonrası uyku düzeni bozuluyormuş. Saat 1.43 am ve uyuyamamaktan mütevellit kendimi yine bu baş belası ekranın başında buldum. Mutsuz da sayılmam, uyuyamamamın sebebi kafama takılan şeyler değil, tamamen uykumun olmaması... Koyun saymayı da denedim ama, o kadar eğlenceli geliyor ki, uykunun önüne koyunun çeşitleri geliyor (merinos, dolly, ak koyun, kara koyun, bir de tombul kuyruklu koyun). Sonra bir bakmışım ayaktayım, içerdeki odanın lambasını açmış, kendimi yine o ikinci el yatay koltukta bulmuşum. Üst kat komşum da yatamamış, ya da yatma vakti değil olacak ki tepemde bütün gürültüsü.

Sanki bir vakit bu komşu değişti çünkü eskiden duyduğum renkli yatak odası sesleri gelmiyor. Daha akıllı uslu biri geldi yerine... Ya da ilişkileri son buldu ve bekarlık sultanlıktır kıvamında takılıyorlar... Ya da cicim ayları tükendi ve eskisi kadar sık bir aksiyona denk gelmiyorum, çok şükür. Çok şükür çünkü uyutmazdı zamanında. Bir email atmayı bile denedim apartman yönetimine üstü kapalı... Kat değiştirmek istediğimden bahsettim. Ardından nedeninin peşine düştü yönetim, ben de söyleyemedim böyleyken böyle diye... Herkesin özeli sonuçta [yazının bu kısmında resmen çekirdek eşliğinde bir komşu ile dedikodu yapıyorum sanki]... Aslında kafama takılması için bir sürü sebeb var bu sıralar fakat yatmadan önce zihnimden uçup gittiler bütün gün onların üstüne yorulunca...

Yine bir sınav öncesi araya bir şey sokamama, zevk alamama, falan fişman...

Kız adamla bir arkadaşı sayesinde zorlama tanışırlar bir barda... Kız çegingen, çocuk garson (?). Arkadaşı tam giderken, garsona kızla oturup konuşmasını ister... Kız utanır ve garsona böyle bir şey yapma zorunda olmadığını söyler... Garson kızın utangaçlığına biter ve çıkışta birlikte takılıp takılamayacağını sorar... Kız ertesi günkü bir dersi sebebi ile kalamayacağını, erken kalkması gerektiğini söyler, ayrılırlar... Kız eve girer, çılgın ev arkadaşı bir dizi zibidi ile karşılar kızı... Ev partiden kopmaktadır... Kız direk odaya giderken ev arkadaşı illa onlara katılmasını ister, kız her ne kadar anlatsa da ertesi gün erken kalkması gerektiğini, ev arkadaşı onu dinlemez... Kız mecburen alır eline enstrümanını ve başlar çalmaya, arada shotlar eşliğinde. Tam müziki ruhiye iyi giderken kapı açılır ve karşısında garson görünür. Şans bu ya... Çocuğun da akşam ki planı buymuş... Kader işte... Öpüşürler...

Kıssadan hisse: bir enstrüman çalmayı bilecen arkadaş... Olur da kader sizi bir araya getirirse muzipçe, soğuk soğuk durma köşende...

Yine bir sınav öncesi dumur olma durumu... Bende yıllardır vuku bulan şeydir bu: önümde aşılması gereken stres verici bir olay, bir iş, bir hayat hikayesi varsa, o noktaya kadar olan ki şeyleri yapamama, ya da yapsan da eftün püften yapmak gibi bir tavrım var... For example, bir değil iki değil, kim bilir kaç kere:

1) ÖSS sınavı öncesi yakın bir kuzenim ilk çocuğuna hamile, ve öğrendim ki bu ilk çocuk ÖSS sonrası dünyaya gelecek. O kadar stres olmuştum ki, kuzenimi her gördüğümde, karnındaki çocuk an be an büyürken, bana yaklaşmakta olan ÖSS'yi hatırlatıyordu... Patladı patlayacak... İnsan doğmasın bu çocuk der mi, ben içimden böyle dileklerde bulunurdum... Doğmasın o çocuk, yağmasın yağmur, olmasın o ÖSS. Sonra ben ÖSSye girdim, çocuk doğdu, o çocuk büyüdü, o da benzer bir sınava girdi, şimdi benim gibi başka bir şehirde okumakta...

2) Misal ki yarın öğleden sonra dersim var, çok gereksiz de olsa buna da stres olurum ben, ofiste bir o yana bir bu yana döner, bir taraftan istatistiki analiz yapar, bir taraftan makale okurum ki zamanı doldurayım, ama hiçbir yaptığım işin güvenirliği olmaz kesinlikle. O analizler yeniden yapılmalı, o makaleler yeniden okunmalı...

3) Yemek davetlerim de böyledir. Daha önce de anlattığım gibi, cumartesi vuku bulacak yemek için hazırlığa ben pazartesiden başlarım. Sanki yemekteyiz programı bana konuk oluyor...

4) Ve bugün de aynısı oldu... Özetle, gereksiz kastım saat 10'a kadar, ve boş yere. Halbuki çıksaydım  dışarı, içseydim biramı... Bana başkalarının yapmaktan çekinmedikleri şeyleri ben de doğallığımla yapmak istiyorum ama yapamıyorum: Ser de vurdum-aşırı-duyarlılık var!

Bu arada kafama taktığım şeye gelince... İş başvurularım devam ediyor, ve o süreç beni devamlı rahatsız etmekte. Yanlış mı yaptım, acaba orası daha mı doğruydu, hem hem höm höm hor hor horrrrrr....




Yorumlar

Popüler Yayınlar