Burası Olmalı

Yuva dediğim nereydi gerçekten: Adana'daki baba evi mi, İstanbul'da 6 yıl boyunca mesken tuttuğum yurtlar artı ranzanın alt katı mı, Fulya'daki bekar evi mi, Clemson mı, Issaqueena Village mı... İnsan kendini nerede evinde hisseder? Oh bee diyebileceğin yer neresidir gerçekten? Kuş misali yaşayanlar için ev diye bir yer yoktur, ya da bir sürü ev vardır...

Hızla uzaklaştım. 
Arabanın dikiz aynasındaki şekli küçüldükçe küçüldü. 
Kıvırcık saçları, küçücük elleri, 
Anime karakteri gibi gözleri, kirpikleri, 
Onlarca bakış iyisinden kötüsüne...

Anahtarlığı düştü elimden. 
Yere çarpması ile parça pincik oldu... 

Her şey kırılsaydı da o anahtarlık kırılmasaydı... 
Kalpler, hatıralar, kollar bacaklar kırılsaydı...
Çatlasaydı hasetlerinden insanlar... 
Yansaydı yürek, işlevini unutup kanı pompalamayı unutsaydı...

Yeni bir ev... 
Bomboş... doldurulmayı bekleyen 
Biri gelse de tutsa bir köşesinden... 
Doldursak duvarları...

Saçmasapan gülsek... 
Eve kokumuz sinse... 
Eşyalar biçimlense boş odanın ortasında... 
Sarı bir koltuk... 
Köşesine televizyonu olmayan bir kumanda sıkışsa... 
Düşünsek uzun uzun "kimindi o kumanda?" 

Evini yanında taşımalı bir kaplumbağa, 
Ne kadar az eşya o kadar az hatıra... 
Yarın çıkacakmış gibi girmeli herhangi bir odaya... 
Yalnızlığa alışır gibi alışmalı boşluğa, boş raflara, yataklara... 
Sürerler beni de bu beyaz rüyadan...

Çok özlüyorum... 
Dostluktan mıdır, sevdadan mıdır: 
Çok özlüyorum insanları, çok. 
Onların güzelim bakışlarını, 
Dimağımdan uçmaya inatçı hatıra kırıntılarını... 

Özlüyorum güzelim, çok özlüyorum 
Anlam yüklediğim acılarımı... 
Üzüntülerimi yaralarımı...

BURASI OLMALI!


Yorumlar

Popüler Yayınlar