Milwaukee'den Bağlanıyorum
Dostlar, Romalılar...
Milwaukee'den, keskin soğuklardan merhaba...
İki güne yayılmış 13 saatlik araba yolculuğunun sonunda Milwaukee denen kuzey Amerika şehrine vardım iki gün önce... Yolculuk boyunca ilk günkü yağış dışında pek bir sıkıntı yaşamadım... Açıkçası kuzeye doğru yaklaştıkça yolculuk daha kolaylaştı diyebilirim.
Yeniliğe olan açıklığımdan mıdır nedir, şehre girer girmez bir ısındı içim bu şehre benim. İnsanın içini ısıtan bir şehir bu Milwaukee... Termometre bunalımıma geleceğim sonra...
İçimdeki sıkıntılarla iki ay önceden ayarlamış olduğum evin önünde durdum. Sıkıntıların sebebi, evi internetten herhangi bir sözleşme olmaksızın ayarlamış olmam. Kapının önünde ev sahibinin telefon numarasını ararken içimde telefonun açılmayacağına dair bir şüphe vardı... Ama öyle olmadı...
Ev sahibi sayesinde üç katlı eve şifre yardımı ile girdim. İlk defa bir eve şifre ile girdim bu arada... Normalde evin ilk katındaki bakla sofalı nohut odama gırmeyi düşünüyordum ki ev sahibi istersem 100 dolar daha fazla ev kirası karşılığında daha büyük düşünebileceğimi söyledi... O odayı da görebilmek için üst kata çıktım, fakat odanın hafif açık sürgülü kapısı beni bu fikirden caydırdı... Babam ve Oğlumdaki ifade benim için "Ona kapılı bir oda ver" olurdu bu yüzden...
Akabinde aşağı inip varolan ev ahalisi ile tanıştım: evin caretakerı 72 yaşındaki Ritchie ve o sırada sadece ismini duyduğum Lean. Katın yaş ortalaması 53 oluyor benimle birlikte... Ritchie 35 senedir Milwaukee'deymiş... Son 5 senedir de bu evde kalıyormuş. Ev sahibinin dediğine göre evin bütün işleri ile o ilgileniyormuş... Herhangi bir şey olursa ona sorabileceğimi, ve ondan yardım isteyebileceğimi söyledi... Hal böyle olunca, dededen telefon numarasını istedim. Soyadını sordum gayri ihtiyari, ki telefonuma düzgünce kaydedebileyim... Soyadına ihtiyacım olmadığını söyledi... Dedenin geçmişini daha da merak eder oldum... Zamanla daha da öğrenirim fazlasını... Diğer ev arkadaşım 58 yaşındaki Lean. Normalde evi buradan 2 saat uzaklıkta bir yerdeymiş. İş gereği burada kalıyormuş... Saat kaçta kalktığımı sordu, ve kendisinin saat kaçta kalktığını söyleyip odasına geçti... Ritchie her gün 4.30da kalkıyormuş, Lean de 7de... Ben saat kaçta kalkıp kalkmayacağıma karar veremedim henüz... Leanin gürültülü banyo yapışının ardından ben de kalkarım sanırım... Dün 7.30da uyandırıldım...
Ev sahibi gittikten sonra evin diğer katlarını dolaştım: özellikle evin bodrum katı ilginç! İnsana perili ev izlenimi veriyor... İlerleyen zamanda daha yakından bakmayı düşünüyorum bu bodrum katına... American Horror Story'e bağlamaya gerek yok tabii.
Vee bir bahar esintisi var gibi bu şehirde... Arabadan ilk indiğimde kendimi bu şekilde kandırdım sanırım... "Evet evet soğuk değil, daha çok bir bahar esintisi bu"... Dün sabah 10da derece -14ü gösterdi, bugün de -15 yazıyor... Hayatımda hiç bu kadar soğuk bir yerde bulunmadım sanırım. Benzin almaya gittiğimde arabadan çıkmak bile eziyet olmuşken, evde kalmanın verdiği sıkıntı sebebi ile dışarı çıktığımda geçen 15 dakikanın neticesinde ne hale gelebileceğimi siz düşünün. Dışardaki soğuğu yedikten sonra evde aynaya baktığımda gördüğüm yüz benimki değildi sanki... Yüz aşırı soğuğa maruz kalınca şeklimi değişiyor? Belki de bu şekilde yüze iyi gelebilecek bir terapiden bahsedilebilir...
Dışarı çıkma planlarım vardı bugün: 1) üniversiteye cumadan önce gidip etrafı göresim vardı, 2) arabanın her gün çalıştırılması gerektiğini düşünüyorum... Fakat her an vazgeçebilirim... Tanrı bizi korusun...
Mutlu yıllar!!!
Milwaukee'den, keskin soğuklardan merhaba...
İki güne yayılmış 13 saatlik araba yolculuğunun sonunda Milwaukee denen kuzey Amerika şehrine vardım iki gün önce... Yolculuk boyunca ilk günkü yağış dışında pek bir sıkıntı yaşamadım... Açıkçası kuzeye doğru yaklaştıkça yolculuk daha kolaylaştı diyebilirim.
Yeniliğe olan açıklığımdan mıdır nedir, şehre girer girmez bir ısındı içim bu şehre benim. İnsanın içini ısıtan bir şehir bu Milwaukee... Termometre bunalımıma geleceğim sonra...
İçimdeki sıkıntılarla iki ay önceden ayarlamış olduğum evin önünde durdum. Sıkıntıların sebebi, evi internetten herhangi bir sözleşme olmaksızın ayarlamış olmam. Kapının önünde ev sahibinin telefon numarasını ararken içimde telefonun açılmayacağına dair bir şüphe vardı... Ama öyle olmadı...
Ev sahibi sayesinde üç katlı eve şifre yardımı ile girdim. İlk defa bir eve şifre ile girdim bu arada... Normalde evin ilk katındaki bakla sofalı nohut odama gırmeyi düşünüyordum ki ev sahibi istersem 100 dolar daha fazla ev kirası karşılığında daha büyük düşünebileceğimi söyledi... O odayı da görebilmek için üst kata çıktım, fakat odanın hafif açık sürgülü kapısı beni bu fikirden caydırdı... Babam ve Oğlumdaki ifade benim için "Ona kapılı bir oda ver" olurdu bu yüzden...
Akabinde aşağı inip varolan ev ahalisi ile tanıştım: evin caretakerı 72 yaşındaki Ritchie ve o sırada sadece ismini duyduğum Lean. Katın yaş ortalaması 53 oluyor benimle birlikte... Ritchie 35 senedir Milwaukee'deymiş... Son 5 senedir de bu evde kalıyormuş. Ev sahibinin dediğine göre evin bütün işleri ile o ilgileniyormuş... Herhangi bir şey olursa ona sorabileceğimi, ve ondan yardım isteyebileceğimi söyledi... Hal böyle olunca, dededen telefon numarasını istedim. Soyadını sordum gayri ihtiyari, ki telefonuma düzgünce kaydedebileyim... Soyadına ihtiyacım olmadığını söyledi... Dedenin geçmişini daha da merak eder oldum... Zamanla daha da öğrenirim fazlasını... Diğer ev arkadaşım 58 yaşındaki Lean. Normalde evi buradan 2 saat uzaklıkta bir yerdeymiş. İş gereği burada kalıyormuş... Saat kaçta kalktığımı sordu, ve kendisinin saat kaçta kalktığını söyleyip odasına geçti... Ritchie her gün 4.30da kalkıyormuş, Lean de 7de... Ben saat kaçta kalkıp kalkmayacağıma karar veremedim henüz... Leanin gürültülü banyo yapışının ardından ben de kalkarım sanırım... Dün 7.30da uyandırıldım...
Ev sahibi gittikten sonra evin diğer katlarını dolaştım: özellikle evin bodrum katı ilginç! İnsana perili ev izlenimi veriyor... İlerleyen zamanda daha yakından bakmayı düşünüyorum bu bodrum katına... American Horror Story'e bağlamaya gerek yok tabii.
Vee bir bahar esintisi var gibi bu şehirde... Arabadan ilk indiğimde kendimi bu şekilde kandırdım sanırım... "Evet evet soğuk değil, daha çok bir bahar esintisi bu"... Dün sabah 10da derece -14ü gösterdi, bugün de -15 yazıyor... Hayatımda hiç bu kadar soğuk bir yerde bulunmadım sanırım. Benzin almaya gittiğimde arabadan çıkmak bile eziyet olmuşken, evde kalmanın verdiği sıkıntı sebebi ile dışarı çıktığımda geçen 15 dakikanın neticesinde ne hale gelebileceğimi siz düşünün. Dışardaki soğuğu yedikten sonra evde aynaya baktığımda gördüğüm yüz benimki değildi sanki... Yüz aşırı soğuğa maruz kalınca şeklimi değişiyor? Belki de bu şekilde yüze iyi gelebilecek bir terapiden bahsedilebilir...
Dışarı çıkma planlarım vardı bugün: 1) üniversiteye cumadan önce gidip etrafı göresim vardı, 2) arabanın her gün çalıştırılması gerektiğini düşünüyorum... Fakat her an vazgeçebilirim... Tanrı bizi korusun...
Mutlu yıllar!!!
Yorumlar
Yorum Gönder