Sabah Oldu Uyan!!!
Once biraz magmaya inelim: Bilirsin ki ben kendim ancak ve ancak istersem inebilirim magmanin derinliklerine, eger istersem goturebilirim de baskalarini, fakat goturdugum muteber magma dedigim yeri bir botanik bahce olarak gorebilir. Iste bu yuzden Suheda, sen bile gelsen, magmada kimbilir neler neler goreceksin, sana guller menekseler, tek tek...
Hic unutmam diye baslatacagim bir hatiram vardi iste magma dolaylarimda, ama unutmusum onu bile... Hic unutmam, yuzmeyi teyzemden ogrenmistim karatasta mesela... O yazlar bir ev vardi sahipsiz, dokuntu, kisiliksiz, ve bir adam vardi Subutay... Bizim cocuklugumuzda Subutay ergendi, manitasi vardi cirkin mi cirkin... Ben demedim, bana sebastian diye isim takmis teyzemin kizi dedi, ben cirkin midir bilmem etmem, bodurdu sanki akdeniz bitki ortusu misali... Iste o dokuntu evi cocuklar ve sitenin ergenleri doldururdu... Tenimizin rengi kahveye dondugu vakitler annelerimiz yollara dusup bizi toplar ve sonra yatirirdi ya ogleden sonralari, iste bizim yattigimizi sandiklari zamanlar, aslinda biz ust balkondan sarkip tek tek, bu dokuntu eve giderdik. Subutay cirkin sevgilisine caka satsin diye gitar calar, levent yukselden sarkilar soylerdi... Alt balkondaki metal cepere baglanmis bir ucurtmadan sorumlu dallamanin biri vardi, bize ucurtmayi dokundurtmazdi... Ne levent yuksel umurumdaydi, ne de subutayin cirkin sevgilisi... Gozum hep ucurtmadaydi...
Sonrasinda kuzenim bana freni tutmayan bisikletini esek sakasi olsun diye yokus asagi vermeseydi, daha biz gelir giderdik boyle ogle uykusu yalani arkasindaki bu dokuntu eve... Soldan gelen arabaya carpmayayim diye yarim kadar kaldirima toslayip, bisikletli takla sonrasi kendimi yerde bulmustum... Baska bir kiz kuzenimin yuzumdeki aciyi kendi yuzunde anlamlandirmaya calismasini hatirliyorum... Kizlarin yaninda aglamak cok can yakici olmali o yaslarda... Kac yaslarinda? Nerden baksan 7-8 de sen...
Iste boyle gunlerden bir gun, yaptigimiz haylazliklar unutulmus, [ofis arkadasim su an yanimda konustugundan ne yazdigimi unuttum, merak cok ilginc... dinlemeden duramiyorum... IRB falan filan], oyle uykulari duzene girmis, teyzem sabah beni denize goturmus... Henuz yuzme bilmedigim zamanlar... Iste teyzem o vakitler bana sahilden yuzme ogretti, hem de hic denize girmeden. "Hadi oglum, once saga, hih, kol, bacak, kol bacak, oldu, simdi de sola git, hih... cok uzaklasma..." Yuzmeyi o siralarda ogrendigim tartisilir kesin, belki ufak ta olsa bir katkisi olmustur... Belki simdilerde torununa da boyle ogretiyordur yuzmeyi...
Hic unutmam diye baslatacagim bir hatiram vardi iste magma dolaylarimda, ama unutmusum onu bile... Hic unutmam, yuzmeyi teyzemden ogrenmistim karatasta mesela... O yazlar bir ev vardi sahipsiz, dokuntu, kisiliksiz, ve bir adam vardi Subutay... Bizim cocuklugumuzda Subutay ergendi, manitasi vardi cirkin mi cirkin... Ben demedim, bana sebastian diye isim takmis teyzemin kizi dedi, ben cirkin midir bilmem etmem, bodurdu sanki akdeniz bitki ortusu misali... Iste o dokuntu evi cocuklar ve sitenin ergenleri doldururdu... Tenimizin rengi kahveye dondugu vakitler annelerimiz yollara dusup bizi toplar ve sonra yatirirdi ya ogleden sonralari, iste bizim yattigimizi sandiklari zamanlar, aslinda biz ust balkondan sarkip tek tek, bu dokuntu eve giderdik. Subutay cirkin sevgilisine caka satsin diye gitar calar, levent yukselden sarkilar soylerdi... Alt balkondaki metal cepere baglanmis bir ucurtmadan sorumlu dallamanin biri vardi, bize ucurtmayi dokundurtmazdi... Ne levent yuksel umurumdaydi, ne de subutayin cirkin sevgilisi... Gozum hep ucurtmadaydi...
Sonrasinda kuzenim bana freni tutmayan bisikletini esek sakasi olsun diye yokus asagi vermeseydi, daha biz gelir giderdik boyle ogle uykusu yalani arkasindaki bu dokuntu eve... Soldan gelen arabaya carpmayayim diye yarim kadar kaldirima toslayip, bisikletli takla sonrasi kendimi yerde bulmustum... Baska bir kiz kuzenimin yuzumdeki aciyi kendi yuzunde anlamlandirmaya calismasini hatirliyorum... Kizlarin yaninda aglamak cok can yakici olmali o yaslarda... Kac yaslarinda? Nerden baksan 7-8 de sen...
Iste boyle gunlerden bir gun, yaptigimiz haylazliklar unutulmus, [ofis arkadasim su an yanimda konustugundan ne yazdigimi unuttum, merak cok ilginc... dinlemeden duramiyorum... IRB falan filan], oyle uykulari duzene girmis, teyzem sabah beni denize goturmus... Henuz yuzme bilmedigim zamanlar... Iste teyzem o vakitler bana sahilden yuzme ogretti, hem de hic denize girmeden. "Hadi oglum, once saga, hih, kol, bacak, kol bacak, oldu, simdi de sola git, hih... cok uzaklasma..." Yuzmeyi o siralarda ogrendigim tartisilir kesin, belki ufak ta olsa bir katkisi olmustur... Belki simdilerde torununa da boyle ogretiyordur yuzmeyi...
Yorumlar
Yorum Gönder