Konusuz
Güya her haftanın perşembesi buraya bir şeyler karalayacaktım. Gerçi hangi sözümü tuttum ki bunu yerine getireyim. Bir arkadaş neden durmadan devrik cümle kurduğumu sormuştu burada... Herhalde aklım sıra daha zekice olduğunu düşünüyorum. Hangi zeka bana devrik cümle kurabilmenin üstün olduğunu bellettiyse... Hem zeki görünme gayesi de ne olaki... Bugün kendime ''daha zeki olmalıyım'' derken buldum misal... İlginç doğrusu böyle bir istekte bulunmuş olmam. Bir insan kabiliyetini nasıl daha da zenginleştirebilir ki? Nature nurture tartışmasına girmeye lüzum yok, ama zekanın doğuştan geldiğini düşünürsek, neye kasıyorsun oğlum... Bütün çabalamaların seni ancak ve ancak %25 ilerletebilir. Bu da bir şey tabii. Aldığım cevap da cabası: zeki olduğunu mu düşünüyorsun... Bu son cümleye ironi ekleyin. Aksi takdirde yüklediğim anlam çıkmıyor cümleden...
Aslında zeki olduğumu düşünmüyorum. Hem ben çok güzel susarım senin boş boş konuştuğun yerde. Zaten sen konuştukça benim sessizliğimden aptallığım akar, senin lakırtından da dehan... Sayın her şeyi bilen senden daha çok şey bilen var diyor ünlü düşünür İzel. Keşke daha hazır cevap olabilseydim derken buldum kendimi şimdi de...
Yeri ve zamanında söyleyemediğim gediklik lafları ben daha sonra çalışıp ayna karşısında söylüyor ve mimik çalışıyorum. Duyguyu verebiliyor muyum diye bakıyorum kendime seyircinin karşısındaymış gibi... Fakat gösteriye bir gelen olmadı şimdiye kadar. İnsanların belirsizliğimidir, yoksa NŞA'daki hızlı değişimleri midir, hep tahmin edemediğim yeni cümlelerin içinde buluyorum kendimi...
Ben aslında salak değilim... Sadece bazen herkes zeki rolünü üstlenince, bari ben salak olayım bu sefer diyorum... İnsanın kendi kendine gülebilmesi komik çünkü... Hiç unutmam... Hiç unutmaaaam.... bir pazar kütüphaneye giriyorum elimde kahve termosuyla... İçimden evlenme teklifimi düşünüyor, dışımdan gülüyorum. Kendime, fikrime, fikrimin abestliğine, gülüyorum... Yazar diyor ya "kimse sana gülmeye başlamadan önce, sen gül saçmalıklar sirkinde verilen baş rolüne". Öyle bir yazar olsa ne güzel olurdu, ne tatlı oldurdu... lakin yok öyle bir yazar...
Ben aslında salak değilim... Sadece bazen herkes zeki rolünü üstlenince, bari ben salak olayım bu sefer diyorum... İnsanın kendi kendine gülebilmesi komik çünkü... Hiç unutmam... Hiç unutmaaaam.... bir pazar kütüphaneye giriyorum elimde kahve termosuyla... İçimden evlenme teklifimi düşünüyor, dışımdan gülüyorum. Kendime, fikrime, fikrimin abestliğine, gülüyorum... Yazar diyor ya "kimse sana gülmeye başlamadan önce, sen gül saçmalıklar sirkinde verilen baş rolüne". Öyle bir yazar olsa ne güzel olurdu, ne tatlı oldurdu... lakin yok öyle bir yazar...
Lakin dedim yaa... Bugün farkettim. Klavyede sağ ve solda olmak üzere iki shift tuşu var... Hani bunun bir tanesini kullandığınız zaman yazdığınız harf büyük oluyor yaa. İkisine birden aynı anda basınca, harf aynı kalıyor. İki shift birbirini götürürmüş MS Word'de... Çok ilginç di mi? Daha neler gelecek başımıza...
Bitirilemeyen şeyler demişken... Hadi i'm-between durumlarından bahsetmiyorum şimdi... Kaç sene oldu bu i'm-between olaylarını düşünmeye başlayalı... YouTube'a gir I'm Between yaz, işte o şarkı sana gelsin... Ne diyordum... Bitmeyen kitap, bitmeyen temizlik, bitmeyen gereksiz ev malzemeleri, bitmeyen hobi başlangıçları, osmanlıca sözlük, incil, kuran, düzenli spor, senaryolar, meyveler, sebzeler, kurubaklagiller, masaüstü, cep telefonu ekranı, faturalar, bilgisayar ekranı... Bitmeyen tez. En çok da bu AMK. Bok vardı da doktoraya kalkıştın... Başladın, işin yoksa bitir. Hayır, yapma demiyorum, hobi olarak yine yap... Ama yapsan ne olacak... Kıçını yırta yırta yazdığın o siyah ciltli 300-500 sayfa arası bilgi kaynağı (!) G-13 numaralı odada son bulmayacak mı? Birisi gelip sana "sen burada ne demek istedin şimdi" demeyecek mi? "Senin derdin ne hacı, derdin ne" demezler mi sana haa...
"Şimdi yazar burda tanrıya bir serzenişte bulunuyor... To be'den başlamış not to be de son bulmuş..."
Ben size kelimeleri çalınmış çocuktan bahsetmedim hiç değil mi? Ne hoş hikayedir o... Ama şimdi anlatmak istemiyorum, başka zaman anlatırım onun hikayesini...
Kırıntıya zamanım kalmadı... Çok uykum var, başka zaman ekleme yaparım buraya... Aklımda birkaç hatıra var yazılası. Dönücem ben sana...
Yorumlar
Yorum Gönder