Haneler I: Çocukluk
Bakımyurdu Caddesi: Adana'nın doğu yakasında şehir merkezinden uzaklaşıp hava alanına doğru yol alırken, Doğum evini geçtikten sonra bulursunuz Bakımyurdu Caddesini... Açıkçası tam olarak nereye denk düştüğünü kestiremiyorum bu caddenin, fakat pek matah bir yeri olduğunu düşünmüyorum... Orada yaşarken çocukluğumda pek hissetmezdim ama daha sonraları her ziyaret ettiğimde içimi bir kasvet kaplar oldu... Belki evlerin bakımsız olduğundan, belki şehrin cafcaflı yakalarından uzak olmasından... 13 yaşıma kadar orada ikamet ettik. Büyükbabam, yani babamın babası, bu üç katlı altı daireli evi inşa ettirmiş, aileden sanırım öncelikle büyük halam, ardından ortanca halam, sonra biz, en son da ortanca amcam yerleşmiş. Dairelerin yarısından fazlası ailemize aitmiş... Bayramlarda aile ziyareti kolay olurdu bu sayede... Çocukken sık sık bu akrabaların evlerinde yaramazlık yapar, büyükleri gerek kaldığımız zamanla gerekse haşarılıklarla bezdirirdik. Bu evden ulaşım biraz sıkıntı olurdu anne tarafındaki akrabaları ziyaret etmek istediğimiz zaman. Sanki fazladan dolmuş parası ödememek için Çetinkaya'ya kadar yürür oradan Baraj Yoluna giden tek bir vasıta kullanırdık... Apartmanın arka tarafta bir bahçesi vardı... Çocukken arasıra orada oynardık diğer kuzenlerle... Adana'nın havası sebebi ile apartmanın çatısı değil damı olurdu, biz de sonbahar ya da kış günlerinde damda oynardık. Aslında tehlikeli olabilecek bir yer çocuklar için, ama biz sallamazdık... Güneş Enerjilerini kaypacak gibi kullanırdık, ya da tırmanabileceğimiz yükseklikler... İlkokul 1-5 burada geçti. Oturma odasında iki somye vardı, birinde ben diğerinde kardeşim yatardı. Salonda beşik gibi sallanan bir geniş sehpa vardı, onun üstünde ödev yapardım. Annemin ödevlerimize yardım edebildiği zamanlar. Merak ederim şimdi, acaba basit bir kesir sorusunu çözebilir mi diye? Sanırım yardımlar 4. sınıfa gelince kesildi :) Her şey kesirlere kadar!
Kesirler bir çocuğun öğrenim hayatındaki milattır. Okuduklarımızı anlamak için ünite başı sorular olurdu, bizden büyük kuzenlerle bu soruları çözmeye çalışırdık. Genelde sosyal bilgiler soruları sıkıntı yaratırdı, allahtan babam gazete biriktirip ana britanica almıştı da, bu ihtiyaçları onlarla giderirdik. Bir nesil kültürünü ana britanicalardan edindi.
Bir Koray vardı, bir Yalçın vardı... Koray'a ne oldu sonra, hiç bilmem. O apartmandan taşınmadan önce ailelerimiz küsmüş, alakam kesilmişti. Halbuki iyi çocuktu, yaş günümlerinden birinde hediye olarak kalem almıştı (!), iyi hatırlıyorum. Hep büyüklerin daha fazla para kazanma hırsından böyle işlere girmesi, sonrasında da arada olan iletişimlerin açıkgözlülüklerden dolayı bozulması... Yalçın'ı yıllar sonra aynı apartmanın damında bir kuzenimin nişanında bana silah tutarken hatırlıyorum. Ya da hayal gücüm, belki sadece bahsi geçmiştir. O sıra kafama dank etmişti, çocukluklar aynı da, çevre dediğimiz şey sonra herkesi başka yoğuruyor olacak ki, birimiz rengini beyaza çalarken, diğeri siyaha bulanmış.
Baraj Yolu 4.5 Durak: Nedendir bilinmez beni orta okul olarak şehrin öteki yakasında bir yere yazdırdılar. Okula büyük otobüslerle, servislerle gidildiği zamanlar. Gel gör ki bizimkiler servislerden herhangi birini bakımyurdu caddesine kadar gelmeye ikna edememiş, mecburen ben de haftaiçi baraj yolu 4.5 durakta nenemle kaldım. İçerdeki odada kalırdım. Sokak lambası turuncu turuncu yattığım odadaki somyeye vururdu. Giriş katında olduğu için ev, geçen her araba ve kamyonla sarsılırdı evdeki yataklar...
Dayımın evliliğinin ilk yılları, üst katta eşi ve çocuğu ile kalıyordu. Henüz tek cocukları vardı o zamanlar. Sabahları servise gitmek için kalktığımda, kuzenimi pıtır pıtır emekleyerek bizim yanımıza geldiğini görürdüm. Şimdi bu pıtır pıtır dediğim vatandaş 20 küsürlerinde... Sizin ilk göz ağrısı diye cağırdığınız kuzeniniz var mıdır bilmem, hani özendiğiniz, işte bu kuzenim benim öyle kategorize ettiğim bir kuzenimdi. Yaşın başkasına göz kulak olacak kadarken aileden yakın birinin evlenip akabinde çocuk sahibi olmasi ile, bu rütbeye nail olursun çocukken. Kimisi için bu kardeş bile olabilir. Teyzemin anlattıklarına göre ilk göz ağrısı annemmiş sanırım, sonuçta 10 yaşındayken annem doğmuş. Aynı durum bir nevi. Bu kuzenimin bize geldiğini, birlikte ders çalıştığımızı (tabiki kesirler), bilgisayar oynadığımızı hatırlıyorum.
Neyse, Baraj Yolu 4.5 Durakta 6 ayım geçti... Hafta sonları bakım yurdu caddesine geri dönerdim. Nenem sabahları bir kahvaltı hazırlardı, sormayın, bu altı ay zarfında 8 kilo aldım o 12 yaşındaki halimle. Gittiğim orta okulun yanındaki okulda hamburger satılırdı, herhalde hamburgerin ilk çıktığı zamanlar olacak ki, herkes de bir hamburger yeme telaşesi vardı... Okuldan nenem ve çiceği burnunda yengeme hamburger getirmiştim. Bir cuma bizimkilerin geldigini ve kötü bir haber getirdiklerini hatırlıyorum bu zamanlar. Aileden çok yakın olmayan birisi bir gece trafik kazası geçirmiş, içindekilerden 3 kişi hayatını kaybetmiş, 3ü de ağır yaralanmıştı. Annemin gözü yaşlıydı, ölenlerden birisi benim yaşımda olduğundan çok etkilenmişti sanırım. Ondaki sarsıntıdan dolayı o günü çok net hatırlıyorum. Belki de hatırladığım ilk ölüm haberidir.
Onun dışında, cipslerden taso çıktığı zamanlar. Okul sonrası dönüşte cips alırdım, bir kendime, bir de neneme. Nenem genelde özenirdi böyle abur cubur şeylere... Bir keresinde, iki tane mega taso çıkmıştı bir cips paketinden, ne sevinmiştim :) Ne kadar küçük mutluluklarımız varmış 12 yaşındayken...
S. Zambak Apartmanı: Ve sonra bir cumartesi günü, Adana'nın bir yakasından ötekine taşındık. Haneler II de anlatacaklarım var. Kızların erken büyüyor olması mı, ergenlik sancıları mı, baraj taşmaları mı, yattığın yatağın bir gece ansızın yanması mı dersin... Neler neler...
Kesirler bir çocuğun öğrenim hayatındaki milattır. Okuduklarımızı anlamak için ünite başı sorular olurdu, bizden büyük kuzenlerle bu soruları çözmeye çalışırdık. Genelde sosyal bilgiler soruları sıkıntı yaratırdı, allahtan babam gazete biriktirip ana britanica almıştı da, bu ihtiyaçları onlarla giderirdik. Bir nesil kültürünü ana britanicalardan edindi.
Bir Koray vardı, bir Yalçın vardı... Koray'a ne oldu sonra, hiç bilmem. O apartmandan taşınmadan önce ailelerimiz küsmüş, alakam kesilmişti. Halbuki iyi çocuktu, yaş günümlerinden birinde hediye olarak kalem almıştı (!), iyi hatırlıyorum. Hep büyüklerin daha fazla para kazanma hırsından böyle işlere girmesi, sonrasında da arada olan iletişimlerin açıkgözlülüklerden dolayı bozulması... Yalçın'ı yıllar sonra aynı apartmanın damında bir kuzenimin nişanında bana silah tutarken hatırlıyorum. Ya da hayal gücüm, belki sadece bahsi geçmiştir. O sıra kafama dank etmişti, çocukluklar aynı da, çevre dediğimiz şey sonra herkesi başka yoğuruyor olacak ki, birimiz rengini beyaza çalarken, diğeri siyaha bulanmış.
Baraj Yolu 4.5 Durak: Nedendir bilinmez beni orta okul olarak şehrin öteki yakasında bir yere yazdırdılar. Okula büyük otobüslerle, servislerle gidildiği zamanlar. Gel gör ki bizimkiler servislerden herhangi birini bakımyurdu caddesine kadar gelmeye ikna edememiş, mecburen ben de haftaiçi baraj yolu 4.5 durakta nenemle kaldım. İçerdeki odada kalırdım. Sokak lambası turuncu turuncu yattığım odadaki somyeye vururdu. Giriş katında olduğu için ev, geçen her araba ve kamyonla sarsılırdı evdeki yataklar...
Dayımın evliliğinin ilk yılları, üst katta eşi ve çocuğu ile kalıyordu. Henüz tek cocukları vardı o zamanlar. Sabahları servise gitmek için kalktığımda, kuzenimi pıtır pıtır emekleyerek bizim yanımıza geldiğini görürdüm. Şimdi bu pıtır pıtır dediğim vatandaş 20 küsürlerinde... Sizin ilk göz ağrısı diye cağırdığınız kuzeniniz var mıdır bilmem, hani özendiğiniz, işte bu kuzenim benim öyle kategorize ettiğim bir kuzenimdi. Yaşın başkasına göz kulak olacak kadarken aileden yakın birinin evlenip akabinde çocuk sahibi olmasi ile, bu rütbeye nail olursun çocukken. Kimisi için bu kardeş bile olabilir. Teyzemin anlattıklarına göre ilk göz ağrısı annemmiş sanırım, sonuçta 10 yaşındayken annem doğmuş. Aynı durum bir nevi. Bu kuzenimin bize geldiğini, birlikte ders çalıştığımızı (tabiki kesirler), bilgisayar oynadığımızı hatırlıyorum.
Neyse, Baraj Yolu 4.5 Durakta 6 ayım geçti... Hafta sonları bakım yurdu caddesine geri dönerdim. Nenem sabahları bir kahvaltı hazırlardı, sormayın, bu altı ay zarfında 8 kilo aldım o 12 yaşındaki halimle. Gittiğim orta okulun yanındaki okulda hamburger satılırdı, herhalde hamburgerin ilk çıktığı zamanlar olacak ki, herkes de bir hamburger yeme telaşesi vardı... Okuldan nenem ve çiceği burnunda yengeme hamburger getirmiştim. Bir cuma bizimkilerin geldigini ve kötü bir haber getirdiklerini hatırlıyorum bu zamanlar. Aileden çok yakın olmayan birisi bir gece trafik kazası geçirmiş, içindekilerden 3 kişi hayatını kaybetmiş, 3ü de ağır yaralanmıştı. Annemin gözü yaşlıydı, ölenlerden birisi benim yaşımda olduğundan çok etkilenmişti sanırım. Ondaki sarsıntıdan dolayı o günü çok net hatırlıyorum. Belki de hatırladığım ilk ölüm haberidir.
Onun dışında, cipslerden taso çıktığı zamanlar. Okul sonrası dönüşte cips alırdım, bir kendime, bir de neneme. Nenem genelde özenirdi böyle abur cubur şeylere... Bir keresinde, iki tane mega taso çıkmıştı bir cips paketinden, ne sevinmiştim :) Ne kadar küçük mutluluklarımız varmış 12 yaşındayken...
S. Zambak Apartmanı: Ve sonra bir cumartesi günü, Adana'nın bir yakasından ötekine taşındık. Haneler II de anlatacaklarım var. Kızların erken büyüyor olması mı, ergenlik sancıları mı, baraj taşmaları mı, yattığın yatağın bir gece ansızın yanması mı dersin... Neler neler...
Yorumlar
Yorum Gönder