Azrail Onları LunaParkta Yakaladı: Bir Trajedya
Evet itiraf ediyorum. Muhteşem Yüzyıl izlediğim zamanlarım oldu benim. Yo yo, kimse bağlamadı beni bir koltuğa zincirle zorla izleyeyim diye. Ayrıca Hürrem'in münasip yerlerini göreyim diye de oturmadım. INANALIM MI ŞİMDİ. Hürreme saygım sonsuz, diziyi sırf abazanlığın sonu olmadığını belgelemek için izleyenlere de sonsuz saygım. Hatta ilk çıktığında dizi beklentim de gayet yüksekti. Karakterlerin her biri dizinin bir noktasında, "Ben (Karakter İsmi)" derdi, aynı anda ben de gaza gelip Ben Echair derdim. Ve başlardı orda da benim monoloğuuuum:
Ben Echair, annesinin banbinosu, babasının zamazingosu. Ben Echair, her çocuk gibi ben de ağlayarak doğmuşum, fakat daha o santimetrik hallerimle, göbek kordununu uzatarak yan odaya, orada ağlamışım bir başıma. O küçük halimle bile gururu elden bırakmamışım, aleme malamat olmayı göze almamışım. Yaa yaa... Ben Echair, 18 yaşımda sürülmüşüm şehrimden, kendi isteğimle. Allahım, hayatımın neresinden tutarsam tutayım, benden bir Pargalı Hiprahim çıkmıyor. Halbuki ne isterdim şöyle şurda doğmuşum, fekat geçim sıkıntısı, hava şartları beni şooralara sürükledi diye. Ancak yok öyle bir şey. Ben Echair, kendim istediğimde durdum, istediğimde koştum, istediğimde gittim-geldim-gittim-geldim :) Yine kendi içindeki çelişkileri çözümlemiş bir zıpır bu gitme gelmeyi bir erotizme bağlayabilir. SENDEKİ ÇELİŞKİLER BUNU ONA BAĞLAMADI SANKİ. Benim amacım o değildi halbuki.
Şimdi efenim, okur yazarız, okurken yazarız, yazarken okuruz - NASIL LAN - İnsan yazdıklarını bazen okumaz mı? Çok noksansın şuheda! - Ancak yazarken de yeni kelimeler öğrenmek ve bu kelimeleri cümlelerimizin orasına burasına serpiştirmek, ve bu cümle harçlarını kulak memesi kıvamına getirmek gerekir. İşte bilinmesi gereken birkaç kelime:
zeker: erkek cinsel organı (illa bilmek lazım). Bence hatırlaması da gayet kolay. Dikkat Zeker, ya da zekebilir :)
müstehzi: alaycı. bunun için de bir adet surata ihtiyacım var :) gözün biri biraz aşağı doğru kayacak, kaşlar yaklaşmış birbirine, ve içten de belli belirsiz bir hıh sesi gelecek. İşte bu surat bütününde bir müstehzi gülüş
bulunabilir.
mütecaviz: saldırgan. "ev arkadaşının müstehzi gülüşü, kendisini çok mütecaviz kıldı." Şimdi burada zekeri de kullanmak isterdim, ama cümlenin neresine koyarsak koyalım bir sakatlık çıkabilir. Zekeri karında kullanmak lazım. Bu arada kurduğum cümleyi ben de anlamadım.
itidal: soğukkanlı. "ev arkadaşının mütecavizliği karşısında müstehzi gülümseyerek, onu hafiften itidala çağırdı." Bence gayet açık, ve cümlenin akışından ne demek istediğimiz çıkıyor. Zeker buraya da olmaz tabi.
Kelimelere sonra devam edeceğim. Hiç unutmam, avrupada bir şehir, şehrin göbeğine o zaman luna park kurmuşlar. Yağmur yağıyor hafiften, kafalar da iyi hafiften, sallamıyoruz yağan yağmuru. Hatta tatlı tatlı ıslatıyor bitmek bilmeyen yaz akşamında. Arkadaşla birbirimizi gaza getirip kamikaze tadındaki üniteye biniyoruz. Üniteye bizle birlikte iki kişiyi daha alıyor ve yükseliyor. Sıra kamikazenin diğer ucuna insanları bindirmekte. Bu yükseklikten bütün şehir görünüyor hafif yağmurun altında. Tam laylaylom tadındayım. Yandaki arkadaş güvenlik kemerinin iyi bağlanmadığını söyleyerek bana kemerden çıkan sesi gösteriyor delil olarak. Ben de gayri ihtiyarı kemeri deniyorum, benimkinden de aynı şekilde ses çıkıyor. Yanımdaki başlıyor ağlamaya. Bende de film kopuyor tabi. Ağlamıyorum ama, içimdeki yusuflar bandosu öyle böyle değil gümbür gümbür çalıyor. YUSUF YUSUF YUSUF YUSUF. İçimdeki beşinci yusufu duyarken biz aşağı doğru süzüldük. Ben aynı saniyelerde bir taraftan hatırladığım duaları saçmasapan şekilde sıralıyorum, diğer taraftan da yere çarpacağımızı hayal ediyorum. Sonrası bildiğiniz gibi, haberlere konu oldu bayağı. Azrail onları lunaparkta yakaladı diye başlık attılar... Zaten yoğum yoğum ben... Yoğum laan.
İndikten sonra yanımdakine bir sarılmışım :) Sonra sorulabilecek en saçma soruyu sordu bana: "Bi daha binelim mi?" NEEEEEEY :)
Ben Echair, annesinin banbinosu, babasının zamazingosu. Ben Echair, her çocuk gibi ben de ağlayarak doğmuşum, fakat daha o santimetrik hallerimle, göbek kordununu uzatarak yan odaya, orada ağlamışım bir başıma. O küçük halimle bile gururu elden bırakmamışım, aleme malamat olmayı göze almamışım. Yaa yaa... Ben Echair, 18 yaşımda sürülmüşüm şehrimden, kendi isteğimle. Allahım, hayatımın neresinden tutarsam tutayım, benden bir Pargalı Hiprahim çıkmıyor. Halbuki ne isterdim şöyle şurda doğmuşum, fekat geçim sıkıntısı, hava şartları beni şooralara sürükledi diye. Ancak yok öyle bir şey. Ben Echair, kendim istediğimde durdum, istediğimde koştum, istediğimde gittim-geldim-gittim-geldim :) Yine kendi içindeki çelişkileri çözümlemiş bir zıpır bu gitme gelmeyi bir erotizme bağlayabilir. SENDEKİ ÇELİŞKİLER BUNU ONA BAĞLAMADI SANKİ. Benim amacım o değildi halbuki.
Şimdi efenim, okur yazarız, okurken yazarız, yazarken okuruz - NASIL LAN - İnsan yazdıklarını bazen okumaz mı? Çok noksansın şuheda! - Ancak yazarken de yeni kelimeler öğrenmek ve bu kelimeleri cümlelerimizin orasına burasına serpiştirmek, ve bu cümle harçlarını kulak memesi kıvamına getirmek gerekir. İşte bilinmesi gereken birkaç kelime:
zeker: erkek cinsel organı (illa bilmek lazım). Bence hatırlaması da gayet kolay. Dikkat Zeker, ya da zekebilir :)
müstehzi: alaycı. bunun için de bir adet surata ihtiyacım var :) gözün biri biraz aşağı doğru kayacak, kaşlar yaklaşmış birbirine, ve içten de belli belirsiz bir hıh sesi gelecek. İşte bu surat bütününde bir müstehzi gülüş
bulunabilir.
mütecaviz: saldırgan. "ev arkadaşının müstehzi gülüşü, kendisini çok mütecaviz kıldı." Şimdi burada zekeri de kullanmak isterdim, ama cümlenin neresine koyarsak koyalım bir sakatlık çıkabilir. Zekeri karında kullanmak lazım. Bu arada kurduğum cümleyi ben de anlamadım.
itidal: soğukkanlı. "ev arkadaşının mütecavizliği karşısında müstehzi gülümseyerek, onu hafiften itidala çağırdı." Bence gayet açık, ve cümlenin akışından ne demek istediğimiz çıkıyor. Zeker buraya da olmaz tabi.
Kelimelere sonra devam edeceğim. Hiç unutmam, avrupada bir şehir, şehrin göbeğine o zaman luna park kurmuşlar. Yağmur yağıyor hafiften, kafalar da iyi hafiften, sallamıyoruz yağan yağmuru. Hatta tatlı tatlı ıslatıyor bitmek bilmeyen yaz akşamında. Arkadaşla birbirimizi gaza getirip kamikaze tadındaki üniteye biniyoruz. Üniteye bizle birlikte iki kişiyi daha alıyor ve yükseliyor. Sıra kamikazenin diğer ucuna insanları bindirmekte. Bu yükseklikten bütün şehir görünüyor hafif yağmurun altında. Tam laylaylom tadındayım. Yandaki arkadaş güvenlik kemerinin iyi bağlanmadığını söyleyerek bana kemerden çıkan sesi gösteriyor delil olarak. Ben de gayri ihtiyarı kemeri deniyorum, benimkinden de aynı şekilde ses çıkıyor. Yanımdaki başlıyor ağlamaya. Bende de film kopuyor tabi. Ağlamıyorum ama, içimdeki yusuflar bandosu öyle böyle değil gümbür gümbür çalıyor. YUSUF YUSUF YUSUF YUSUF. İçimdeki beşinci yusufu duyarken biz aşağı doğru süzüldük. Ben aynı saniyelerde bir taraftan hatırladığım duaları saçmasapan şekilde sıralıyorum, diğer taraftan da yere çarpacağımızı hayal ediyorum. Sonrası bildiğiniz gibi, haberlere konu oldu bayağı. Azrail onları lunaparkta yakaladı diye başlık attılar... Zaten yoğum yoğum ben... Yoğum laan.
İndikten sonra yanımdakine bir sarılmışım :) Sonra sorulabilecek en saçma soruyu sordu bana: "Bi daha binelim mi?" NEEEEEEY :)
Yorumlar
Yorum Gönder